Cuma

6

bir yandan her gördüğü
su içinde suretini kendi
sanan yalnız hakim
bir öfkeyi buyuran kim ise
sırtı dönük salınışı
ne ise hayatın bilip
de her zaman kendimizi
suçlamak için kullandıklarımız
ömür törpüsü halı tozu
sarkıp da dökülen kazak
ya da sanki bu yok dedikçe
var kıldığımız her cümlesi





odalar
hayat odaları
soru istediğinde rengi
en değişen şansı tükenmez
bir çılgın gibi hareket ister
yaban adaları yalnızlığın
sesleri kapı kapandığı ve
hiç açılmadığı bir zaman için
harcanan
ses dilin sözü uzun
dayanılmazlığı kendisi kılmanın
ve çağ
hiç olmamışçasına “ben”
yazık denip de geçilen
yolları bir tükeniş olduğu
yerde otobanlar ne ki
içinde arkası ışıklı
sayfaların yalnızlığı





birçok ay birçok
aydır ve zamanda sınır tanımadan
hazırlanan bir bedenin
tarazlanan kuytuları
en bildik yalan
kırık üç beş sanı
yani seni beni ve öteki
olan bizleri buluşturan
bir vazgeçişin her kim ise
bıraktığı mutlak bir
boşluk olan odalarla
dolu izi zamanın
dem bıraktığı bir yara izi

Hiç yorum yok: