Cuma

1

parklar anısı önceki gelişin ve beyaz
tüyleriyle boynuma sarılan silkinip
uyanış gecenin dördü sabaha
küskün girmeme kararım yüzünün
imgesine -omzumun üstünden hep
bana bakan- gülümseyişim öğlen
sıcakları kış günü yorgunluğun

parklar gelişinin öncesi ve genç
yüzleriyle eline sarılan silkinip çıkışın
günün ikisi müziği içine alıp da
geceye girmen o ateş başı o yürüyüş
-"bir şey var bunda dinle ne
bilmiyorum sen biliyor musun kalp
ritmi hayır o değil"-gülümseyişim
tenimi kendimin hissetmeyeli çok
oldu susam kokan vişne çürüğü
mekanlarda uyanmayalı penceresi
içe açılan ömrümüz sırtını ödünç
almam tam üç yıl sonra zamanı
kendime yakın ya da uzak
hissetmem
soğuğu hatırlaması bedeninin yanlış
yerlerde doğmak tenini kendin
hissettiğin zamanı ömrünün diri
kulaçlarıyla öne arkaya sallanıp
seyredişi içe açılan cam önleri
bilmemekliğim sırtında
artık akıp da gideni
yaşantının sürekli ele vermesi
satır aralarını onu al bekle
şunu sürdür yolu isteyip de durmam
bazen tam ortasında günün sola
dönüp bakmam sözler sesi ağır ağır
içime geçen onları hiçbir zaman
kendisi olarak görememem

durman bazen tam ortasında
gecenin sağa dönüp
bakman sesler sözleri hızla bir belirip
kaybolan ışığıyla tanıdığın
duyguları onların taşı bırak kur izin
ver cümlesini sakınıp bırak boşluğun
dost çağrısı tanımları ıslak
kısa yolculukların
şarap kadehlerini yağmuru nasıl
hatırlamak istediğimi biliyorum neyi
nasıl yazmamak taşımamak
söylememek bedenlerini önüme
seren suretleri hayatın ne denli
saydamım ne denli kara bir taş ne
denli ışık -son günlerde yaydığımı
söyledikleri- giden ne benden
gelenin yalnızlığı o yaşlı yüzüyle ve
yeni aynaları reddeden yaldızlı
duvarlarım
şansın bıraktığı iz
günbatımlarında üzerine saydam
gölgelerini verdiğin bedenlerini
önüne süren suretleri bir köşede
uyumaların -çok özel zamanlarda
birilerinin bir yerlere gidebilmesi ya
da- evlerimize gitmemek ne olacak
perşembeleri saat sekiz buçuklar
yeter bir iyi hallerin bir iyi ve yeni
yansımaları reddeden aynalarımı
okşayan elin
dönüp durman uykunda
yatak değiştirmen önündeki yola
dikili ayakta bakışın fırlayıp çıkman
kapılar kapılar uygun zamanlarımız
elimizi bir insana uzatıp da gel
diyeceğimiz uygunu herbirinin ya da
bir kadının bir kumsaldan sırtını
dönüp sorması bana seni sevinmesi
seni görmeme gülmem merdivenlere
oturup da avluyu seyretmek bir not
ya da dışarıya duvar örmenin
defterleri

dönüp durmam
uykumda yatak değiştirmem mum
ışığına dikip gözümü fırlayıp
çıkmam kalabalık kapılar uygun
zamanlarım elimi onlara uzatıp da
dur diyeceğim ateş alması
bedenimin gecede uygunu
herbirinin ya da bir erkeğin
işbaşından cevaplaması bir kadına
senden yana kurduğu cümlelerle
korkaklığı hepsinin bir not ya da bir
üçgen çizmenin resimleri
karşılaşmayı sıradan kılan
ne hani sürprizleri orta yaşımın boy
fotoğrafı olacak dönüşleri bir
yabancıyı görmek için gidilen
ülkeler merhaba demem onlara
karşılaşmayı hesaplı kılan hani
beklediğimiz orta yaşının boy
fotoğrafı olacak gidişleri bir
yabancıyı terkedip -sen- gidilen
sığınaklar güle güle demen onlara
kutunu açman ve bir şey vermem
ellerine gülümsemem yine uyanmam
çiçeği suladım mum yaktım yeşil bir
örtüye oturdum sorumu sordum
boşlukla yıkadım bedenimi bir el
parmağını uzattı gökyüzünden siyah
bir çocuk selamladı giden yılı kitap
okumalı dedim çay yapmalı telefon
çaldı soluk sesleri ayna tuttum
yüzüne kapandı yine gece tozunu
aldım yerlerin moru kokladım kapı
çaldı ara verdim her şeye
kutumu açman ve bir şey vermen
ellerine gülümsemem yine uyanman
saat altı çiçeği suladın mumun
sönmüş koltuğu yeni odanın oturdun
sorunu sordun ışıkla yıkadın bedenini bir
el parmağını uzattı gökyüzünden siyah
bir çocuk selamladı giden yılı yazmalı dedin
çay yapmalı telefon çaldı soluk
sesleri ayna tuttun yüzüne kapandı
yine gece mavi baktı sana anladı
nasılsın kapı çaldı ara verdin her şeye

Hiç yorum yok: